21 Ocak 2009 Çarşamba

SAAT 03:41 SAÇMALAMALARI



















SAAT 03:41 SAÇMALAMALARI
Kaç gece jilet attım kendime biliyormusun?
Kaç gece kanattım gölgemi?
—Yine girme laf arasına, yine gece ve gölge tezatını vurma yüzüme! Farzetki ay ışığıdır, farzetki kartpostallardaki o sokak lambasının altındayım. Belkim ben geceye gündüz, gündüze gece diyorum… Hani her zaman terstim ya? Sen öyle derdin ya hani…
Hadi merağını gidereyim. Diyeceksin ki “Kanayan gölge” ve sonuna kocaman o eciş bücüş soru işaretlerinden ekleyeceksin. İtiraf edeyim, gölge kanamaz. Ama seninde ironiyi anlaman lazım gelmez mi? —
Bozdun şiirimi. Zaten arada bir gelen ilham çekip gitti.
Sahi bu ilham da amma kıskanç olmuş, sanırım bana karşı bir şeyler hissediyor. Aptalım bilmez ki ben sadece seni seviyorum.
—Evet, haklısın ilhame olsun ismi. Sana gelirse ismi ilham olsun kabul. Ya kabul kabul olmasına ama bu ilham, ilhame ya da biseksüel gibi bir şey oldu bizi bozmasın? Bi dakka ya bi dakka… Pis bir pozisyonda hissettim kendimi, bir an için kirlenmiş sandım pezevenk gibi bir şey bu sana gelirse ilham, bana gelirse ilhame. N’oluyo bize ya? /bilirsin kıskancım./
Aha imla kılavuzu girdi araya pezevenk argo ya da kaba sözcükmüş… Çüş yani imla kılavuzu çüşşşş… Bilmiyorduk, sayende öğrenmiş olduk! Bir an için seni kıvırcık saçlı, kazma dişli, kemik çerçevelerin altında pörtlek gözlü, eli cetvelli yatılı okul öğretmenleri gibi hissettim. Zırt pırt girme araya, benim imla kuralları ile aram hoş değil böyle giderse olmayacakta.—
Nereden bulur bu şairler bu acaip güzel sözleri —imla kılavuzu yine iş başında! Acaip değil acayip yazacakmışım. Yahu sana ne? Belki ben harften tasarruf edecem /edecemde olduğu gibi. Edeceğim değil edecem gibi. Seni artık dinlemiyecem imla kılavuzu, istediğin kadar kızartabilirsin kelimelerin altını senin inadına daha bir devirecem cümleleri. Devirecem işte, hoşuma gidiyor cümlelerin altında kuralların ırzına geçmek.—
Nerede kalmıştık?
Ha… Evet, nereden bulur şairler bu acaip ve güzel sözleri?
“En fazla sonbahar otellerinde
Üniversiteli bir kız uykusu bulmak” Demiş Attila İlhan “Sen benim hiçbir şeyimsin” Şiirinde. Bu gece bu şiiri konuşalım ve sen bana hiçbir şey söyleme olur mu?
Hayır… Hayır, ben senin kulağına “Ben sana mecburum” şiirini fısıldamayı çok seviyorum, bu şiiri romantik olmaz. Hem ben sana hiçbir şey söyleme demedim mi? Sus lütfen.
Tamam…
Asma suratını okuyayım sana o şiiri.
SEN BENİM HİÇBİR ŞEYİMSİN
Sen benim hiçbir şeyimsin
Yazdıklarımdan çok daha az
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Lüzumundan fazla beyaz
Sen benim hiçbir şeyimsin
Varlığın yokluğun anlaşılmaz
Galiba eski liman üzerindesin
Nasıl karanlığıma bir yıldız olmak
Dudaklarınla cama çizdiğin
En fazla sonbahar otellerinde
Üniversiteli bir kız uykusu bulmak
Yalnızlığı öldüresiye çirkin
Sabaha karşı öldüresiye korkak
Kulağı çabucak telefon zillerinde
Sen benim hiçbir şeyimsin
Hiçbir sevişmek yaşamışlığım
Henüz boş bir roman sahifesinde
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Ne çok çığlıkların silemediği
Zaten yok bir tren penceresinde
Sen benim hiçbir şeyimsin
Yabancı bir şarkı gibi yarım
Yağmurlu bir ağaç gibi ıslak
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Uykumun arasında çağırdığım
Çocukluk sesimle ağlayarak
Sen benim hiçbir şeyimsin
***
Sen benim hiçbir şeyimsin demiş ya ona takılma lütfen sen benim çok şeyimsin.
N’oldu, ağlıyormusun?
Ben sen ağlayasın diye okumadım ki o şiiri. Hem ben sana şiir yazacaktım gelip girdin araya kelimelerime çattın be delisi. Ne güzel kendi şiirimi yazacaktım bunca zamandan sonra.
Niye sustun? Ya ben hiçbir şey söyleme derken sus demedim ki… O anlamda demedim gerçekten…
Hadi ama… Lütfen… Kim senin adını SUS-tun koydu?
Ben üşüdüğümde sen ısıtacaktın beni,
Acıksam doyuracaktın,
Ağlasam güldürecektin hani…
Benim suskunluğum senin konuşmanı gerektirmiyor muydu bu durumda?


Anlaşıldı canım. Arada bir çık ortaya kafamı allak bullak et sonra sus… Bu gece en şiir yazacağım anda olduğu gibi…
Hadi git canım…
Hadi git…
Şehrin ışıklarını söndür giderken…
İyi yaşamalar canım…
İyi yaşamalar.
Ve beni unutma
Ve halâ duruyorsa yeşil elbisen…

Belki şehre bir film gelir bellimi olur? Varsın çalınmış olsun tüm sinemaları.
Hadi git beni fazla bekletme
Hadi git ben türkü dinliyecem…
“Bu nasıl kuş imiş yuva yapmamış,
Yaptığı yuvayı tamam etmemiş.”
***
Bırak kalsın şehrin ışıkları,
Sen benim gözlerimi kapat…

“Her şeyi alıp gittin,
Biten bu sevdadan
Bir ölüm düştü payıma…
Oysa son bahardır
Oysa her yan sarı
İçerimde engerek dişi
Kırmızı cam parçaları…”
asivemavi36