30 Eylül 2010 Perşembe

aşk/iya'nım...


...

ben
senin
aşk/iyanım...
dağ çocuğuyum ben,
annem,
her ne kadar çukurova'da diz kırmışsada sancıma
kaçırıp
dağlarda emzirmiş beni,
dağlarla,
onların
düşman gibi amansız
ve
ana gibi merhametli
memeleriyle doyurmuştur beni...
mevsimimin
çatlaktır dudakları,
yazgım
en çorak harflerle yazılmıştır,
öyle derin,
öyle acıtarak...
sen;
o kurak tanrıya inat,
bir kuyuya
bir su barkacı gibi
sarkan
umudumsun...
.
ben
dağ çocuğuyum
ellerim ayaz çatlağı
ve
hoyrat...
sarılsam sana
ve
yaksam canını
bilki
sıcaklığındandır senin,
bilki
üşümüşüğüme inat...
tipilerle sevişmişim yıllarca,
kan-ter içinde
baygın düşmüşüm
nice zemherinin koynunda...
uzun kış geceleri,
sıcak bir rüyaya hasret
aşk denen bir hikayede
kerem yandı'larla ısınmışım...
ve
bir kardelen büyütmüşüm sana
söküp ciğerini
o soğuk tanrının,
içine saklamışım...
bir kardelen,
sana,
inatla!
umutla
umutla
umutla...
...
vuruldum,
en ihtilalci yanımdan;
sol yanımdan;
yaralıyım,
aşk akıyor,
bir nehre karışıyor/um...
son dönemeçte,
son uçurumu
gözleri kapalı geçiyorum...
ıslık çalıyorum,
türküler söylüyorum,
adını bağırıyorum...
korkmuyorum artık yoluma çığ düşer diye,
bir eylül'ün sarı saçlarına tutunuyorum...
...
ay tanrı,
/zindan gecede/
sarı,
aydınlık bir yol oluyor/sun;
hanidir gelmek istediğim...
mavzerim sensin,
sol göğsümün üstüne astığım fişekliğim,
bıçağımsın ışıl ışıl...
iniyorum dağlardan
senin kıyına...
yiğitse durdursun beni efeler!
aşk/iyanım!
...
a&m

gece saat bilmem kaç


...
dün gece
sen
yorgun gözlerinle
ayışığını beklerken
ben,
sokaklara vurdum kendimi,
seni aradım...
birileri
sokağımı çalmıştı,
yerine,
derin,
karanlık bir kuyu bırakmıştı
düştüm...
.
bilmem
yıldız varmıydı senin gecende,
yine öylemiydi;
gözlerim gibi;
bir yumulup
bir açılan...
.
hiçti dün gece benim gökyüzüm
birileri
katranla boyamıştı
düştükçe dokunuyor,
dokundukça bulanıyordum...
bulandıkça karanlık!
evet,
dün gece
korkunç,
kapkara bir düş-tüm...
.
dün gece
bir karanlık
bir kuyu
bir yusuf'çuk
ve
en aç
yarasalar asılmıştı
tüm yelkovanların üstüne
zaman
sensizlik kadar ağır
ben,
sessiz karanlık / lara düş / tüm
bir o kadarda korkak...
.
"senin ayışığı vaktindir şimdi" dedim,
"şimdi,
şu anda,
buğulu gözlerinde
utangaç nilüferler"...
ve
ben
bu gece yusuf/cuk'sam kuyularda eğer
senin gözlerindeyse nilüferler...
bana nilüfer gerek...
.
.
.
sonra
senin ayışığı tanrın
tuttu elimden,
elleri sendin...
...
ben;
yusufçuktum;
kuyular firarisi...
sen;
dingin sularımın utangaç nilüferi...
...
a&m

24 Eylül 2010 Cuma

kırlanqıç kaldı'sı



Resim : Nehir / kırlangıç kaldısı -I
...
uykusuzun şiiri
...
bir serçe kadar sıskadır şimdi dilim
ve
aklıma gelen
tüm şarkıların makamı ağır
korkarımki
altında ezilirim
sustuğumu buna say...
...
masmavi bir gökyüzü,
turuncudan sarıya
yangın bir ay...
herşey tamam,
birde
bir kırlangıç resmi çiziyorsun ki geceye,
duman duman tütüyorum...
...
ellerim
eski bir radyo oluyor
bir parmağımla
diğerine dokunuyorum
senin sevdiğin şarkılar çalıyor
...
masmavi bir gökyüzü
turuncudan sarıya
yangın bir ay...
limanların birinden bir gemi kalkıyor
birilerini uğurluyor biri
birileri birini gözlüyor...
yada yaşlı bir istasyon şimdi
dokunsalar ağlayan
her gelen dokunuyor
her giden dokunuyor...
...
bu saatte balıklar
sarhoş bir karanlıktan
ay ışığına doğru...
özgürlüklerine
bıçak gibi dokunur ağlar...
oysa demiştin bana
nehiri hep dikine yüz
yüz
iki yüz
üç yüz
beş yüz
sen varsınki her yönde!
ay ışığı gözlerin
ve
çılgın bir kara balığım bu demde
teslim olasım yok hiç birine;
tüm ağları bir birine katasım var...
...
eski bir radyo oluyor ellerim
parmaklarım bir birine dokunuyor
senin sevdiğin parçalar çalıyor
bir balad dinliyorum,
sende,
biliyorum...
...
mavi bir gökyüzü çiziyorsun bana
turuncudan sarıya yangın bir ay
birde
bir kırlangıç çiziyorsun ki...
alev alıp yanıyorum
kendimi nehirlere atasım var...
...
aklıma gelen
tüm şarkıların makamı ağır
susuyorum
bir sigara yakıyorum
resmine bakıyorum
şarkını dinliyorum
seni ...
...
sen?
...
sen bakma bana,
ben
saçmalıyorum...
.
.
.
hayır
hayır
sen bana bak
ben,
seni seviyorum...
...
a&m
...
resim için sevgili nehir'e teşekkürler...

9 Eylül 2010 Perşembe

dar vaktin şiiri


...
hep
dar vakitlerde gelirdi
ne gelirse başımıza,
pusulara düşerdik
pusulasız çıktığımız yollarda...
acemisiydik;
yol,
iz bilmezdik,
çok çabuk vurulurduk;
aşka düşerdik
yürek üste...
ne gelirse başımıza
hep
dar vakitlerde...
...
ağacın dalına vurulduk,
dalın filizine,
filizin yaprağına,
yaprağın yeşiline...
biz
nasıl bir umuttuk?
...
kelebekler vururmu adamı?
vurmaz değil mi?
sen öyle san
birinde
tam göbeğinde
on yedi yaşımın
bir kelebek
orta yerinden
yüreğimin
iki kaşının...
aşk akıp doldu içime;
umut doldu,
hayat doldu,
sen doldun...
ama kavga!
evet kavga
ve ihanet saylırdı kavgaya sevda...
on yedi yaşımızı
kelebek kanatları arasında unuttuk...
...
iki soluk arasında büyüdük
o
kısacık anda
önümüzde umut
önümüzde zafer
aydınlık önümüzde
aha
şuracıkta;
bir nabız gibi attığı yerde şafağın...
vakit dardı,
güneşe yürüyorduk,
zaman; sabaha kadardı;
acelemiz vardı...
arkamızda sevda
ve
gözyaşlarını
doğacak güneşimizde kuruttuk...
...
ne geldiyse başımıza
hep
dar vakitlerde...
...
işte,
son bahar
vakit
yine dar...
tırnakların
tırnaklarım olsun
söküp atsın sol yanımdaki nasırı
...
hep
dar vakitlerde geldi
ne geldiyse başımıza
biliyorum,
seninde vaktin dar
ve
yarına
çok az var...
gözlerimi yumuyorum
yüreğimin peşinden yürüyorum;
sana yürüyorum...
pusulamı atıyorum,
unutuyorum bildiğim tüm yolları
yol,
iz bilmez,
acemi bir çocuk oluyorum yeniden
bana pusu kur,
beni vur,
ne olur...
...
a&m

7 Eylül 2010 Salı

lal makamı



elleri böğründe
bakışlar kalır ardında
gittiğinin,
ayaz keser
dudaklarını
göz bebeklerinin,
lal bir tipiye tutulur...
acı;
soğuk ve derin bir bıçak izi çizer şahdamarda,
kan donar!
mavi bir ay
kurt dişi gibi salar üstüne ışıklarını,
eti
diş diş kopar umudun,
ağır düş kaybından ölmek üzredir,
buz basılır yaraya...
...
sara'lı bir yalnızlık olur uzayan gölgen,
büyür git gide;
gittikçe
karanlık titremeler kuşatır gözleri
uzaklaştıkça ayak sesin
jilet sağanaklarına tutulur;
yara katar yaraya
soğuk
soğuk
ve
soğuk...
...
ıslanmış,
yoksul bir çocuğun teni olur gözlerim,
vakitlerden zemheri...
.
.
.
bir amansız üşütmesi olur ki
bu zamansız gidişin
tüm tarifleri cehennemde yanmıştır...
...
a&m