29 Kasım 2010 Pazartesi

mor hüzünlü küçük peri

"ben hüzünlü küçük bir periyi biliyorum
...
küçük,
hüzünlü bir peri,
geceleri bir öpücükle ölen
ve
sabahları bir öpücükle yeniden doğacak olan..."
füruğ ferruhzade

takvimler güz diyordu;
yaprakların ağaçlardan birer birer terkini verdiği zamandı
içinde zamanların,
zaman unutulmuşlar zamanıydı,
geç kalanlar,
arkada kalanlar
ve
döne döne
sarıya vurdukca
yapraklar
hüzün diyordu zaman
yüreklere basa basa
hüzün!...
zaman
serin gecelerle sevişmelerde
karnı burnunda sabahlara uyanıyordu;
bulantılara tutuluyordu bulutlar,
ak saçlarına kara düştüğü zamandı...
toprak açtı;
yağmur bekliyordu
korkunç bir iştahla
ve
bir köşede sinmiş bir yalnızlık korkuyordu,
"akıp giderim" diye
ve
zaman
yalnızlık diyordu
inatla!
...
yalnızlık zamanıydı evet,
iliklere kadar üşüten bir ayazdı yalnızlık
ve
gözler hiç bir bekleyişi beklemiyordu artık!
sadece uzaklardan gelip uzaklara giden göç sürüleri içinden geçiyordu gözlerinin
mor hüzünlü küçük perinin...
dedim "ellerin üşüyormu?"
"yok" dedi
oysa
sokak sokak
cadde cadde üşüyordu
bulvarlar ayaz olup üzerine yürüyordu
yalnızlığının şehrinde...
şiir şiir dolduğunun,
şarkı şarkı ağladığının tanığıyım
ve
korkuyordu
birer birer düşen yapraklara bakıp,
hangisine tutunmalıydı?
"korkuyormusun?" dedim
dediki "aştım ben bu dağları"
dediki "okulunu okudum yalnızlığın"
dediki "kitabını yazarım"
dediki
dedi
ama
o peri
içine örterdi pencereleri,
kapıları içine...
bir ben görürdüm,
bir ben bilirdim...
bilirdim,
korkusunda korktum;
yalnızlığında irkildiğim mor hüzünlü küçük perinin...
...
en son göçtü
gözleri dalgın
ve
bakışlarının içinden geçerken
geç kalmış son kırlangıç
"güzz" dedi yüreği
mor hüzünlü küçük perinin
vuruldu kanatlarından
avuçlarına düştü yüreğinin
"aşk" dedi düşerken
"aşk olsun"
...
bir sabah, deniz vaktiydi,
mor hüzünlü küçük perinin hüznünü öptüm morarmış dudaklarından,
saçlarından yalnızlığını,
ürpertilerini alıp koynuma soktum gecelerde,
her sabaha karşı öpen ben oldum
ve
parmaklarına
kırlangıç kondurdum...
...
döne döne
sarıya vurdukca
yapraklar
hüzün diyordu zaman
ama
"aşk" oluyordu
aşk!
herşeye rağmen!
mor hüzünlü küçük periyi yüreğinden öperken...
...
a&m

4 yorum:

  1. "Yalnızlığında irkildiğim mor hüzünlü küçük perinin"
    hüznün güzelliğini ama hüzün oluşunun tezatlığını ve sevginin, sonbaharın güzelliğini yüzümüze vurmuşsun adeta...
    ve bir ayna tutmuşsun içselliğe... tuzlandırdın
    yine morlukları...

    YanıtlaSil
  2. nehiro
    ...
    ne demeliyim bu yorumuna?
    tuzlanmasın morluklar,
    çabamız bu üzre değilmidir?
    ağlamak sadece sevinçten olsun / ki eşdeğerdir gülmeye...
    bilirsin,
    hep ama hep gülmeni isterim ve yetişir artık ağlamak derim...
    iyiki...

    YanıtlaSil
  3. Çınar
    ...
    çok ama çok teşekkür ederim,
    sağolun...

    YanıtlaSil