5 Ekim 2010 Salı


...
birazdan
bir bıçak inecek yüreğine rüzgarın;
dinginleşecek,
masmavi bir çarşaf olup gerilecek
ve
en yangın haliyle
kızıl bir güneş
denizin koynuna girecek...
çırpınacak deniz,
kuduracak,
kayalara vuracak kendini
dalga
dalga...
.
işte
ben,
bir yunus yarasıyım bu anlarda
kan
revan efkarım;
dilimde
bir balıkçının
aşka dair
yorgun bir türküsü;
sigara değmiş gibi yakar...
.
sen gelirsin yine aklıma;
düşlerimi götürürsün
tutup elinden,
bir çocuk gibi...
seni düşlerim,
sana düşerim...
...
bir keman çalınır bir yerlerde,
soyup kekeme derisini dilimin
sana bir şiir okurum
en şaşkınından...
bir bardak şarap,
/sen;
yalınayaklı bir çocuk,
rüzgara karşı duran./
kulaklarını
en umutlu harflerimle öperim,
şarabı
dudaklarından içerim
dolanıp beline...
güneşi
senin gözlerinde batırırım,
yunuslar oynatırım pırıltılarında
şen şakrak..
sesinin gölgesinde uyumak sonra
sarılıp boynuna,
dişlerinde öpmek
samanyolunu
utanmadan
ay ışığından...
.
güneşi kaçırıyorum
koynundan denizin,
sana getiriyorum...
varsın kesmesin rüzgar,
varsın beklesin deniz,
kudursun dalga dalga...
...
dilimde
en diri türküler...
...
a&m
...
resim : nehir / yunus yarası

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder