7 Ekim 2010 Perşembe

Adem ile Havva ve Elma


...
ADEM ile HAVVA
...
ben,
simyacıyım...
toprakmışım bir avuç;
avuçlarımda
zerre zerre biriktirdiğim;
her gidenin ardında kalan...
ve
hep avuçlarıma yağdırmışım yağmurlarımı
kimseler görmemiş,
kimseler bilmemiş
/ve
ıslatmamışımdır hiç kimseyi.../
yormuşum sonra
yoğurmuşum,
her giden
ateşini bırakıp gitmiştir arkasında,
kendimi günahkar bilip
cehennemine atmışım;
pişmişim...
en sonunda
içim demişim
içimden demişim,
iç kopartıp
içimden,
sevmişim;
"ol sevgi ki;
altın eder toprağı..."
seni
altın bir bıçak yapıp,
saplamışım kaburgama...
...
ya da:
"aymışam yarı gecede,
seni bulmuşam sonradan..."


***

ve ELMA
...
ve
ısırıyorum...
dünyaysa
dünya,
ölümse
ölüm!
vaz geçiyorum
senin saltanatından tanrı!
bedelsin kaburgamın altın parçasına,
satıyorum seni;
reddediyorum senin cennetini!
korkmuyorum,
istediğin cehennemde yak beni!
...
"jilet yiyen kız merih'li gecem
birlikte bulacağız belâmızı
sonumuz kuşkusuz cehennem
kırmızı kırmızı kırmızı"

...
a&m

3 yorum:

  1. "Aşk'ın gözü kör" denir. Oysa bu şiir, gözü hiçbir şeyi görmeyen aşığı değil, aşkı için cehennem ateşini bile göze alabilen "gözü kara" bir aşığın duygularını anlatıyor. :(
    ...
    Yüreğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  2. ))))
    beni şaşırtıyorsun...

    YanıtlaSil
  3. aşkın rahmaniliğide şeytaniliğide o gün dogdu ama şeytanilik hep bir adım önde oldu.

    YanıtlaSil