29 Ekim 2010 Cuma

hava parçalı şiirli


...
bir tuhafım
hiç bir şey yapasım yok,
oysa deli gibi koşmak istiyorum ve hanidir özlemini çektiğim serin bir hava var
ama
ben küsüm,
neye küsüm,
neden küstüm,
kime küstüm bilmiyorum...
kendimi vurdum koltuğumun altına,
kırış kırış oldum,
sıkıyorum kendimi iyice
sıksam kırılırmı kemikleri benim
kırılsam düzelirmi her şey
bilmiyorum...
paslı bir çivi gibi batmışım kendime
tetanos korkusu var içimde
kangren olurmu yüreğim,
kesip atarlarmı,
dayanağım olurmusun,
destek olurmusun benim tökezlemelerime,
düşmemem için tutarmısın beni
her dilim sürçtüğünde?
...
bu gün güneş intihar etmiş
asıp bulutların arkasına kendisini
soğuk bir iple
akşamda ay ışığı kendisini sele atıp kaybolmuştu
yıldızlar onu aramaya çıkmıştı yağmur boylarında
elleri koynunda bir yalnızlıkla başbaşa kalmıştım
kala kala!
...
çakıl taşlarım ne kadar deniz kabuğum varsa hepsini yemiş
dağa kaçmışlar sonradan
dizilip üst üste
uçuruma kesmişler diplerini
geçsem üstlerinden atacaklar beni
altlarından geçsem üstüme düşecekler
belki kurtulurum
belki kıyamazlar bana
ama gölgemi ezerler / öldürürler
hiç sevmedi onlar gölgemi
alışamadılar bir türlü
oysa gölge /m benim
binlerce yıldır benimle o
düşünsene bir
nasıl olur gölgesiz adam
gövdesiz bir yaprak gibi
söylüyorum
ama
dinlemiyorlar
gölgem benim köklerim
keserseniz ölürüm
korkuyorum...
...
hiç bir şehir benim olmadı
her şehirde yarım kaldım
benim diyemedim hiç birine
adını
şehir adı yapıyorum
seni bir şehir...
kapılarını zorluyorum
kapansın diye herkese
kaçıp içinde saklanasım var
en sıcak köşene
portakal ağaçları ekili içinde
limon çiçekleri hiç solmamış
birde ıhlamurlar,
en genç mevsiminde takılıp kalmış iğde çiçekleri
nergisleri saç diye takmışsın
ve
bir deniz kıyısındasın
rüzgarında;
bayılırım koku /su/ nda...
bulutların hep bembeyaz
hep o yağmurlar yağar
hep o güneş açar
hep gök kuşağı çizersin
kadim bir yapıdan ibaretsin
kadim
ve
güzel
kapat kapılarını
peşimden gelen var
öldürecekler gölgemi
bırakma
kapını kapa...
...
bir parça aydınlık buluyorum içimde
gözlerimi sokuyorum içine
o bozkırdan kalma rüyalar görüyorum
bir kısrağın yeleleri ellerimde
bulutların üstünde ben...
isa'yı geçiyorum
ellerinin kanı halen sımsıcak
ağzında
son yemekteki şarabın
mis gibi kokusu
sarhoş oluyorum...
muhammed mirac'ı henüz bilmiyor
belkide yalan!
yelesi ellerimde kısrağın,
bulutların üstünde bir deniz,
koşuyoruz...
...
üşüyorum birden
bir iğne batışı yalnızlık
en nazik yerine içimin
titremelere tutuluyorum
tipi oluyor uzaklığın
yolları kesiyor
aç kurtlar iniyor
gözlerindeki son fer'e bakıyorlar yüreğimin
iştahla!
ellerimle kapatmak istiyorum
ellerim yok!
/ellerim ol!/
...
bir tuhafım
hiç bir şey yapasım yok
oysa deli gibi koşmak istiyorum ve hanidir özlemini çektiğim serin bir hava var
ama
ben küsüm,
neye küsüm,
neden küstüm,
kime küstüm bilmiyorum...
...
seni istiyorum
hadi gel
hadi
senki
bir şubat sancısısın
annemin kasıklarındaki
doğuşumun müjdesi
hadi
tırnakları ol annemin
kerpiçlere geçir kendini
dizi ol; kırıl
suyu ol; ak
yeniden,
bir daha doğmak istiyorum ellerinde
hadi
beni
ellerine bırak...
...
ben küsüm,
neye küsüm,
neden küstüm,
kime küstüm bilmiyorum...
hadi
içine karıştır
benimle barıştır beni
bir kez daha
...
korkuyorum...
tutukla beni,
beni hapset,
hücrene at,
katıksız sevgine mahkum et!
...
hiç bir şey yapasım yok,
bir tuhafım bu gün,
hava parçalı şiirli
...
a&m

2 yorum:

  1. bilmiyorum nedendir...
    ama gerçekten irkilti beni bu şiir...
    duygularını anlatabilmek heleki böylesi gerçekten muhteşem...
    ne diyeyim...
    susma hakkımı kullanmaktan başka...
    ...

    YanıtlaSil
  2. sus!
    parçalanmış hecelerden
    kanlı kelimeler istiyorsan
    sus!

    YanıtlaSil